VE AĞUSTOS GELDİ

Bir Ağustos daha geldi. Meyan kökü şerbeti tadında bir Ağustos. Biraz buruk, biraz tatlı, biraz şuh neminde işveler saklı. Biraz muradına ermiş bir yağmur damlası gibi kırmızı gül yaprağının üstünde gülücük tadında. Biraz çatlamış susuz toprak gibi şerha şerha.

Bu Ağustos, bana geç gelen, benden çabuk giden bir Ağustos oldu. Belki de Eylül hemen gelsin diyedir bu çarçabuk gidiş. Kim bilir? Dili yok ki konuşsun. Gerçi dil neyi anlatabiliyor ki? Gözler dilden her zaman bir fazlasını anlatmıştır. Çünkü dil beyinden beslenir, yürekten cesaret alır. Yüreğin susması gerekirse dil konuşabilir mi hiç, ne haddine. Gözler ruhu yansıtır, yürekten ışık alır. Aydınlık olan ve sevginin de kaynağı olan orası çünkü.

Bu Ağustos yürek burkuk, dil kekeme, gözler ışıltısını yitirmiş öyle bakıyor işte. Kendi gölgesinin serinliğine sığınmış bir Ağustos ikindisi kadar mahmur.

Ben ise Ağustosa bakıyorum.

Beni İstanbula yeniden doğuracak bir Ağustosa,

ilk defa alnından öptüğüm bir Ağustosa,

ilk defa hasretini büyütüp büyütüp bir kor parçası gibi içimde taşırken, bir kalıp buz gibi sustuğum bir Ağustos oldu bu Ağustos.

Çünkü kendi gölgesi üstünde oturmuş koca bir dağ gibi hiç kıpırdamıyor bu Ağustos. Yorgun, sevinçsiz, sevgisiz. Oysa kalem her daim bahar kokan güllerinin şevkine banılarak yazar bunu bilmiyor, bilemiyor. Ona yazılan onca şiiri görmüyor, göremiyor.

Ve kalem yitirmekmiş meğer sevmek diye usulca kınına kapanıyor.

Ve kalem kılıcı parlayan şövalyenin elinde değil.

Hadi Ağustos bir daha dön içine. İçinde kaynayan, fokurdayan yüreğin suyunu, billur suyunu damla damla akıt içime.

Yüzünde okuduğum ruh haritandaki her mevsim açan gülle, seni sen yapan, seni Ağustos yapan gülü, tadına acıktığım, kokusuna susadığım gülü, gülleri anlat bana.

Ağustosum, gülüm, hümam.
Keklik kokan yaylam. Yayla kokan suyum, çiçeğim. Ey benim erişilmezliklerde ki Ağustosum. Tel tel olmuş hasretim. Yağmur kokulu İstanbulum. Ay düşmüş denizim. Akdeniz meltemim. Ürkek kekliğim, yüzünde zühre ışıyan manolyam. Nazlı atlasım. Buğulu camlara düşen özlemim, Ağustosum.

Geldin.

Gecelerime geldin,

gündüzlerime geldin,

hayallerime,

hayatıma geldin işte,

sevgili Ağustosum.

_________________________________________________________

Ferman KARAÇAM

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.