YOLCULUK

serin bir kuş geldi gökyüzünden
kanatları bin bir renk,
bin bir emekle boyanmış
küçük, kızıl gagalı
mini mini bir serçe.

“uyan artık yiğidim, kervan yola çıkmak üzere
bak denkler hazırlandı.
zeytinyağı küfeleri,
sarı saçlı tazelerin doldurduğu
gözyaşı şişeleri.
 kınalı parmaklı anaların hazırladığı bohçalar.
beylerin, paşaların onca saltanatlı,
mühürlü,
dümbelekli
hediyeleri yüklendi develere..

sen burada uyuma…
kalk..
önlerinin ışığı yol…
iz bilmez yolcuların zühre yıldızı.
ağaçlardaki yosun.
failatün, failkatun, failun giden develerin ayak izi.
sarı sıcak çöllerdeki soğuk su serabı.
hurilerin tülü,
gözlerinin sürmesi,
gönüllerinin neşesi ol!

Hadi kalk..

sensiz yolunu bulamaz bu kervan.
yiter gider,
nice yiğit yutmuş,
nice güzel yok etmiş,
nice deve çökertmiş,
nice kartal uçurmuş
bu çöl..

Sen olmazsan ölür hepsi..
aç, susuz
nefessiz,
yönsüz kalır.

Hadi uyan!

bebeler yolun gözler..
huriler tanrıdan seni diler.
leventler bıyıklarını sıvazlayıp, sana hased eder

hadi yiğidim,
hadi .
yoluna kurban
boyuna hayran olduğum şehzadem.
kervan düzüldü..
eşkin eşkin gidecek
tüm mahlukat bilinmeze
n’olur…
aç gözünü
aç ve beni de yedeğine al!

cıvıl cıvıl şarkılar söylerim sana
derdini dinler.
sırrını kimseye demem.
aş istemem,
ekmek istemem,
sadece göğsüne,
gönlüne sarmala beni.
arada bir çıkar
okşa beni, sev
yüreğinin tıpırtısı ninni gibi gelir bana.

hadi sevgilim,
hadi yiğidim uyan!
bak kervan yola çıkıyor..

________________________________________

Melek DEMİR GENCO

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.