Bir Çocuk Bir Mağarada Bu Şiiri Okuyor

kapı

geliyorlar yazı hiçe sayarak ellerini ovuşturuyorlar

bu adamlar siz bilmezsiniz emanete saygısızlık ettiler çok uzun zaman önce

kadınları vardı onları mahkum ettiler bir kez olsun düşünmediler

ben de tuttum bu şiire başladım su içmeye başlar gibi sakınmasız

düşünmedim çünkü sevmem uzun boylu düşünmeyi istemem hesaplı kitaplı

mesela bu dize buraya olmuş mu gibi ne giysem gri pantolonumun altına gibişaşırmak istiyorsan başka kapıya eğlenmek istiyorsan lunaparklara centerlara

bu da şunun gibi: nuh gemisini yapınca şaşırmamış büyüklüğüne

bu da şunun gibi: bir kız büyüyünce keşfetmiş önemi yokları rica ederimleri

epik yahut ipek sertleşip kabuk bağlamak büsbütün tastamam turgut uyarla ben

ayarlıyız mı ayarlıyız mahkumuz mu mahkumuz bir masaya dosyalara

ustam ölmüşse demek ki bana kalır bu sıkıntıyı satmak güzelleşir dillerimiz

taşınma

tevrattaki incildeki ve kitaptaki musa öğüt vermiş halkına

haydi mi demiş ne gidelim buralardan yağmadan kırmızı renkli ölüm

vallaha demiş bozkırlı bir şakirdi şu buğdayı kaldırmadan gitmem bir yere

musa da ne yapsın bıldırcın diyememiş açmamış kudret helvası bahsini

kızmış kendi kendine kanatmış dudağını ece ayhan moru gibi olmuş suratı

Allah demiş yanmış dili Allah deyince onlar öyle adamlar devrimci gibi

bu da şunun gibi: bir delikanlı sarkıp bir ustalığa bir kutu yapmış mı yapmış

şimdi ben taşındım insansız kaldım öksürük tuttu özledim eskileri

inanmazsanız göstereyim işte bu odada sürecek forsalığım

akşam sofralarını hatırlayarak geçecek günlerim içime eğileceğim

bakacağım pek bir şey yok incecik kalıp eprimiş ruhumdan başka

iplemiyorum onu da çoktandır yani görsem ne olur görmesem ne

kağıtlar lazım bana borsada tavan yapanlarından araba lazım ev lazım

kasnak

poplin gömlek çift düğmeli yaka tıraşlı surat trajik iş görüşmeleri

öğrenmek istiyorum beyefendi nedir sizin derdiniz kimi satacaktınız

az önce salladım kendimi olmayan bir salıncakta demek ki hayaldi

zarifoğlu olsa tam üç sayfa anlatır kalabalıktır onun çünkü şiiri

ben dokunur geçerim dokunuyormuş gibi bir kasnağa bir yemeni

bu da şunun gibi: uzatıp ellerini avcı kartal alıcı kartal şarkı söyler

benim yarim takmaz bunu, oturup yüreğini bir çevreyle karşılar

toprağa kan karışır aklımıza uçurtmalar takılır kurşunlanır askerler

beni ne olur affet bunca lafı üst üste koyup söylüyorum beni affet

askerleri affetme sütten kesilmemiş oğlakları ne olursun affet

bahçeleri affetme affetmeyeceksen ama çiçekleri affedebilirsin

şimdi bir çocuk bir mağarada dert anlatır bu şiiri okuyarak

o çocuk affedebilir bizi ama bilemem biz affeder miyiz kendimizi

yabancıyız çünkü teşne değiliz yaltaklanmayız kalbimize

___________________________________________________________________________________________

İsmail KILIÇARSLAN

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.