ÇOK PAZAR BEKLER İÇİMDE

Bu ruhsal duruma çok alışık değilim ben

Öyle çok bağıramam çağıramam kaldırımlarda

Hiç alışık değilim hatta Tophane’ye

İçemem, çekemem, efkarlanamam dumanla ya da sisle

Sadece közle paylaşırız dertlerimizi

O kavruluşunu anlatır içinin nasıl yandığını

Bizim

Duyamadığımız gibi göremeyeceğimizi ve hatta hissedemeyeceğimizi söyler ısrarla

Suyla buluşmasındaki yangının gömülüşünden bahseder

Asıl paramparça olmanın o zaman başladığını

Kopan onca parçaların nasıl savrulduğunu

Bulunamayınca kopan fırtınalarıma benzercesine

tutunamadıklarını

korktuklarını

geniz yakan acı bir isle nasıl da korktuklarını

siyaha çalan renkeriyle nasıl çözüldüklerini

geceyle sabahı nasıl ayır edemediklerini

Paylaşırız yüreğimdekilerle

Sonra usanırız ikimiz de yorgun düşeriz bitap

konuşamayız

Onun için suda dağılma bende merhem arayışı

kor içinde gün seçeriz beraber

bugün günlerden ne olsun der

ben nedense hep pazar derim,

çok pazar bekler içimde

ikimiz de çok iyi biliriz pazarın yorgunlukla ilgisi olmadığını

ve yine ikimiz de diğer günlerdeki boşluk duygusuna bir anlam veremeyiz

gece ile sabaha gelince sıra o farketmez dese de ben geceyi seçerim

anlamaz o kavrulurken

oysa rüzgar hiçbir serinlik getiremez bedenime

kor sonrası bizde bir bağırma hissi, acı

pazarı ve geceyi istiyoruz diye

alev de olsun yanımızda

bilsin ne çok özlediğimi, ne kadar çok özlediğimi

ağır olduğunu

bilsin!

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.