Dediklerin çıktı!
Ortadoğu’da ölenlerin cesetleri kıyılarımızı aştı ağabey
Yağmurlar da yaşlanır Züleyha
ortasından ansızın bir şimşek geçer gecenin
dilinde bin Leyla ölür de
yüreğinde bir Leyla dirilir insanın
Dediklerin çıktı!
Ortadoğu’da ölenlerin cesetleri kıyılarımızı aştı ağabey
Yağmurlar da yaşlanır Züleyha
ortasından ansızın bir şimşek geçer gecenin
dilinde bin Leyla ölür de
yüreğinde bir Leyla dirilir insanın
19.02.2002 22:35
ıslak bir gecede başlamıştı her şey
saçlarında ay parçaları
gözlerin yıldız parlaklığıyla ışıldıyordu
Daha fazlasını oku
Bekleyiş… Baştan sona bitmeyen ve sonu gelmez bir bekleyiş yaşadığımız. Karanlık koridorlarda silik ayak izlerini ararken, midemi bulandıran suratlara bile ümitle bakıyorum. Belki adın geçer diye cümlelerinde ve herhangi bir haberin geçer diye adımlarım yavaşlıyor yanlarında. Bıkıyorum. Cama vuran siluetlerden biri de seninkidir diye Daha fazlasını oku
Yar susar!
Gece uzar. Bir telefon teli ihanet eder günün güzelliğine kalp yanar.
Yarsusar!
Sesine hüzün kaçmış bir adam vardı bu gece karşımda her ne kadar yalanlasa da. Korkular mı sardı seni de benim masum bebeğim? Korkular mı var yoksa artık rüyalarında? Gelecek artık ümit yerine ürpertiyle birlikte mi düşüyor içine? Vazgeçmek üzere misin benden? Söylemek mi zor, temellendirmek mi?
sevinmeli miyim bilmem? bu kadar uzak ve yasakken
ne olmalı taşıdıklarımın adı? var mı hakkım?
omuzlarım düşük
Bir gemi, bir imkan
Bir kaçış, bin sebep
Bir umut, bin hayal
Bir ressamın fırçasıyla usul usul tuale akan gök mavisinin ıtıra bulanmış eli midir rüyalarımı boyuyor sessizce. Sabaha yeni uyanmış kırmızı gül yaprağının üstünde ki çiğ damlası ile koklaşan gün ışığı mıdır yüreğimi titreten. Sudan toprağa, topraktan papatyaya, papatyadan Daha fazlasını oku
Nerede eğlence görsen dalarsın
Etini butunu sen de yalarsın
Abdest almadan namaz kılarsın
Sende girdin gayri dümen suyuna.
Bedenin tutulmuş kalmış ayazda
Sözlerin tıkanır durur boğazda
Unutulanları kağıda yaz da
Denecek söz varsa de gitsin yahu.
Hergün kazanırsın sarı altını
Bir gün düşünmezsin toprak altını
Sende kaybedersin o gün tahtını
Beş metre kaputa kor götürürler.
Soğan ekmek yerken aldığım keyf var ya
Bunun ne tarifi var ne tekrarı var
Hani ağzımızın bir suyu akar ya
Bunun ne tarifi var ne tekrarı var.
Geçmişine bakıp örnek almazsın
Doğru söze kulak tıkar aymazsın
Canlar yanar feryatları duymazsın
Dert dinlemez nasıl ulu ozansın.
Her yer şiir doluydu, çıplaktı kelimeler
İçinde yalnız kaldığım sırlı bahçede
Havuzlar vardı içinde turkuaz imgeler
Kanatlarında rüzgâr siyah kırlangıçların.
Zaman oyuncak top gibiydi
Uslanmaz çocukların minik ellerinde
Kayıtsız kalmıştı renksiz mevsimler
Ansızın terk etmişti sabahı yaz özlerimizde.
Sonra mor kayıkta gezindi
Duvakları üzerinde denize nazır süslü gelin
Bir bilinmez can vezir gibiydi
Gökkuşağı yağmur gibi düşerken üzerimize.
Fıskiyeli havuza karpuz attı atam
Gece kuşları suçluydu karanlık gizliyordu günahlarını
İleride bildik kayalar arasında sonsuz mekân
Adını unuttuğum mor çiçeklerdi yüreklerimizde açan..
___________________________________________________________________________________________
İbrahim ZARİFOĞLU
Yüzölçümü 989 kilometrekare olan İlçe; kuzeyde Şavşat, güneyde Yusufeli ve Erzurum’un Olur İlçeleri, doğu Ardahan, batıda ise Artvin Merkez İlçe ile komşudur. Coğrafi bakımdan kırık bir arazi yapısına sahip olan Ardanuç‘un rakımı 500 Metre olup, tipik karasal iklime sahiptir. İlçe merkezi, Kürdevan Yanlızçam ve Horosan dağları ile çevrilidir. İlçe merkezinden, Bulanık, Horhot, Ekşinar çayları ve Güleş deresinin beslediği Ardanuç Deresi geçmektedir. İlçe yüzölçümünün yaklaşık % 32’si ormanlık, % 8’i çayır ve mera, % 56’sı da tarıma elverişsiz araziden oluşmaktadır. İlçe arazisinin yaklaşık % 11’lik alanı tarıma elverişli araziden oluşmaktadır. Ardanuç’un İl merkezine uzaklığı 39 km.dir. İlçenin 49 adet köy ve 1 merkez belediyesi bulunmaktadır. Köyler dağınık yerleşime sahiptir.
İlçenin yararlanabildiği yakın havaalanları Erzurum, Trabzon ve Gürcistan’ın Batum havaalanlarıdır.
Ardanuç’ta Kültür ve Turizm
Ardanuç İlçesi tarihi ve kültürel değeri olan çok sayıda esere sahiptir.
Şavşat Tarihi
Tarih kaynaklarına göre Şavşat civarında M.Ö.900-650 yılları arasında Urartu ve Kimer kabileleri yaşamışlardır. Bölge daha sonraları sırasıyla Saka Türklerinin, Romalıların ve Sasanilerin elinde kalmıştır.
Yavuz Sultan Selim’in Trabzon Valiliği sırasında Rize İlinin Osmanlı topraklarına katıldığı zaman şimdi Batum yakınlarındaki Gönye kasabası da kendiliğinden teslim olmuştur. Sultan Selim Trabzon’a döndükten sonra Artvin Beyleri kendilerinin de korunmasını istemişlerdir. Bunun üzerine yapılan ikinci seferde Artvin, Ardanuç, Şavşat ve Borçka çevreleri Osmanlı topraklarına katılmış beylerine yarı beylik verilmiştir. Yavuz Sultan Selim’in Trabzon’dan ayrılması üzerine Şavşat, Ardanuç, Oltu, Tortum ve Artvin yeniden Osmanlı Devletinden ayrılmışlardır. Fethedilen bölgemiz (Gürcistan Vilayeti) adlı idari bölümü için alınmış ve Artvin, Şavşat, Ardanuç birer sancak haline getirilmiştir.
Birinci Dünya savaşının başlaması ve Osmanlı Hükümetinin savaşa girmesini müteakiben Rus orduları 1 KASIM 1914’de sınırlarımızı geçmiştir. Mevcut ermeni düşmanlığı da tehlikeyi fazlasıyla artırdığından, Ardanuç ve Artvin halkının tamamı yolların kesilmesinden dolayı Şavşat halkının pek az bir kısmı her türlü maddi varlıklarını bırakarak Anadolu içlerine göçmeye mecbur kalmışlardır. Gürcülerle imzalanan anlaşmadan hemen sonra kuvvetleri ile birlikte Kars’ta bekleyen Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya talimat verildi. 22 ŞUBAT 1921 tarihinde Kars’tan hareket eden ordumuz 23 ŞUBAT günü Ardahan’a geldi, aynı kuvvetler daha sonra Sahara dağını aşarak Şavşat, Ardanuç ve Artvin ile Borçka’yı geri alarak bir daha müdahale edilmeyecek şekilde Anavatana dahil etti.
Şavşat Coğrafyası
Şavşat, doğuda Ardahan il merkezi ile Hanak İlçesi, kuzeydoğuda Posof İlçesi, güney ve güney batıda Ardanuç, batıda Artvin Merkez ve Borçka İlçesi, kuzeyden de Gürcistan Devleti ile çevrilidir.
1.317 kilometrekarelik dağlık ve engebeli bir arazi üzerine yayılmış bulunan Şavşat İlçesinin dört yanı yüksek dağlarla çevrilidir. 3.537 metreye yükselen Karçkal Dağları, ilçenin batı ve kuzeybatı yönünü sınırlandırır. Kuzeyde 2.250 metre yükseklikteki Sivritepe (Arsiyan) dağları ile 3.000 metreyi aşan Cin dağları bulunmaktadır. Doğuda Ardahan-Artvin sınırlarını teşkil eden Yanlızçam dağ sinsilesinden 2.650 metre yükseklikteki Sahara Dağları, Güneyde ise 3.050 Metreyi bulan Karagöl dağları vardır.
İlçenin rakımı minimum 950 metre, maksimum ise 1800 metredir. İlçe Merkezin rakımı 1100 metredir. Türkiyenin en güzel ilçelerinden biridir.
Şavşat ilçesi Akarsu bakımından zengindir. İlçede çok sayıda buzul gölü bulunmaktadır. Bu göller nispeten küçük göllerdir. Göllerin en büyüğü Karagöl dağlarında bulunan ve bu dağa kendi adını veren Karagöl’ dür. Bol miktarda alabalık bulunan gölden sulama amaçlı olarak yaralanılmaktadır. Meşeli Köyü orman içi mevkiinde Milli parklar kapsamı içerisinde bulunan ikinci bir karagöl mevcut olup piknik, mesire yeri özelliğine sahiptir. Pınarlı köyü yakınlarında Balık Gölü, Arsiyan yaylasında ise Kız Gölü, Boğa Gölü ve Koyun Gölü isminde göller bulunmaktadır.
İlçe dahilinde şifalı maden suları mevcuttur. Bunlardan Çermik-Çoraklı Köyü sınırları içerisinde bulunan sıcak su kaplıcası romatizmal hastalıklara iyi gelmektedir.
İlçede Karadeniz iklimi ile karasal iklim arasında bir geçiş iklimi hakimdir. Yüksek rakımlı olan yerlerde kışlar çok uzun sürer. Bu bölgelerde kasım ayında başlayan kar yağışları nisan ayı ortalarına kadar sürer.
İlçe bitki örtüsü bakımından zengindir. Zengin iğne yapraklı ormanlar mevcut olduğu gibi alçak rakımlı yerlerde yapraklı ağaçlara da rastlamak mümkündür.
Şavşat Ekonomisi
Şavşat, Artvin’in diğer ilçelerinde olduğu gibi engebeli araziye sahip bir ilçedir. İlçede, tarımsal arazilerin sınırlı olması, sanayi tesislerinin bulunmaması, başlıca diğer sektörlerin de gelişmemiş olmasının sonucu olarak istihdam olanakları yetersiz kalmaktadır. Gelişime uygun potansiyeli bulunan turizm sektörünün ilçe ve il ekonomisine katkısının artırılması amaçlı çalışmalar sürdürülmektedir. İlçe ekonomisi büyük ölçüde tarımsal üretime dayalıdır. Tarımsal üretim, ağırlıklı olarak, geleneksel aile tipi işletme yapısı şeklinde görülür.
İlçe ekonomisinde önemli yeri bulunan hayvancılık, giderek azalan bir trend izlemektedir. 61 köyü bulunan ilçede, 16.037 adet büyükbaş ve 12.535 adet de küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Hayvancılık açısından son derece elverişli imkanlara sahip ilçede, hayvancılığın teşvik edilmesi amaçlı çalışmalar sürdürülmekte olup, bu kapsamda yönlendirme ve kamusal destekler sağlanmaktadır.
Şavşat büyük ve küçükbaş hayvancılık yanında arıcılık açısından da son derece uygun koşullara sahiptir. Arıcılık alanında da üreticilere, kamusal imkanlar dahilinde teşvik ve yönlendirme desteği sağlanmaktadır. Başlangıcında, Çoruh havzasında uygulanan seracılık-örtü altı yetiştiriciliğinin iklim koşullarının uygunluğu ve çiftçilerden gelen talepler üzerine il genelinde yaygınlaşması ile Şavşat’ta da seracılık faaliyetlerine başlanılmıştır.
1997 yılında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Dayanışma Vakfı parasal desteği ile başlatılan seracılık faaliyetleri yaygınlaşmaktadır. Bu kapsamda amaçlanan yeni istihdam alanlarının yaratılması, tarımsal üretimde çeşitlilik ve verimin sağlanması hedefine ulaşılmıştır. 1317 kilometrekare yüzölçümü bulunan ilçenin tarım arazisi varlığı 175.696 dekar, sulu arazisi 54.840 dekar, kuru tarım alanı 120.856 dekar, mera alanı 364.166 dekar, orman alanı 552.565 dekar ve kültür dışı arazi de 224.573 dekardır. İlçenin tarım arazileri genellikle çayır olarak değerlendirilmektedir. İlçede yetiştirilen başlıca ürünler patates, armut, elma, ayva, erik, kiraz, kızılcık ve cevizdir.
İlçede Tarım kesimi ile Esnaf kesimine kredi sağlayan Ziraat Bankası bulunmaktadır.
Şavşat Mutfağı
Peynir kuymağı ve kaymak kuymağı.
Dağ pancarı, kuş yemeği, gımı, yaban semizotu, pazı kavurması, ebegümeci. Ayrıca bazı otlardan yemek yapılmaktadır. Taze asma yaprağı, pazı ve lahanadan sarma yapılmaktadır.
Katmer, silor, börek (cevizli, peynirli, kıymalı, tereyağlı), kete, erişte, hınkal, tahıl gevreği, mısır gevreği, bişi, fetir, mafiş lokum, çırığ, cimur, kançlama, makarna, mantı, dügmaç hamur işlerindendir.
Kışlık kavurma, ağaç şişlerde yapılan kebaplar etli yemeklerin yöreye özgülerindendir. Keşkek, gendima ve şilav gibi yemekler tanelilerden yapılan yemeklerdendir.
Kabak tatlısı, Hasuta, kaysefe, zurbiyet, demir tatlısı, sütlaç, elma, armut, dut ve üzüm pestilleri, aşure, baklava ve ballı lokum tatlılardandır.
Purşuk çorbası, ayran çorbası, tutmaç çorbası, ayran kalacoşu, eşki çorbası, bulgur çorbası, soğan harşosu, çinçar çorbası, erik çorbası, ğerğel çorbası, sulu harşo, hele çorbası, kabak çorbası, kesme çorbası, pancar çorbası, yöreye özgü çorbalardandır.
Soğan sadveli, patates yemeği, köfte, yatık döner, pazı dalı yemeği, erik yemeği, yoğurt harşosu, sütlü yumurta, un harşosu, kayğana, çilbur, süt harşosu, bulama (ağuz), motrevli, papasela, kapama, kapuska, çenço, Kuymak, Peynir eritmesi, sarma, haşil, soğan yemeği.
Lahana turşusu, fasülye turşusu, pazi turşusu, domates turşusu, salata turşusu, Ğimi turşusu.
Dut pekmezi, Kızılcık koravası, armut pekmezi, üzüm pekmezi, kiraz pekmezi, erik pekmezi, armut hoşavı, ayva pekmezi, üzüm marmelatı, kızılcık marmelatı, kuşburnu marmelatı.
Ayrıca yöremiz insanı dut, elma, ayva, armut gibi meyveleri kurutarak “kak” yapar, çerez veya hoşaf olarak tüketir. Şavşat mutfağının bir diğer vazgeçilmezi yöremizde yetiştirilen ve haşlanarak veya fırınlanarak tüketilen beyaz patatestir.
İki lafından biri kurtulayım ben dersin
Ben gidersen beni çok ararsın kahve gözlüm
Bir kahpe kurşunla yığıldım kaldım
Potin bağlarımı çözemem gayri
Sevdiğim ağlama sil göz yaşını
Boynuna altınlar dizemem gayrı.
Cümbüşümü astım gayri duvara
Avara bu gönlüm sensiz avara
Ömrüm gelmiş sonuna son bahara
Gurbet öyle bir sancı ki
Yüreğime derdi düştü
İçin için yiyor sanki
Pençe pençe beni deşti.